Harvard Üniversitesi’nde profesyonel ve yönetici gelişimi eğitmeni Christine Inge, “Büyük ihtimalle gördüğümüz şey yapay zeka odaklı bir iş gücü değişimi ama bunun açıkça kabul edilmediği bir süreç” dedi ve ekledi: “Çok az şirket ‘insanları yapay zeka ile değiştiriyoruz’ deme cesareti gösteriyor, halbuki gerçekte olan bu”
AtWork Group’un COO’su ve başkanı Jason Leverant ise “Birçok şirket bu tür söylemleri kendine kalkan yapıyor” sözlerini kaydetti. 40. binden fazla çalışana istihdam sağlayan bu ulusal personel firması, şirketlerin işten çıkarmaları doğrudan yapay zeka ile açıklamak yerine bunu daha geniş bir operasyonel stratejinin parçası gibi sunmayı tercih ettiğini belirtti. Leverant sözlerini şöyle sürdürdü: “Şirketlerin büyük ölçekli yapay zeka uygulamalarına geçerken işten çıkarmalara gitmesi, görmezden gelinemeyecek kadar tesadüfi”.
Parsons Corporation’da siber güvenlik ve yazılım mühendisliği direktörü Candice Scarborough ise, güçlü bilançolara rağmen yaşanan bu işten çıkarmaların finansal sıkıntılarla ilgisi olmadığını söyledi ve “Bunlar, büyük ölçekli yapay zeka sistemlerinin devreye alınmasıyla örtüşüyor. Bu da işten çıkarmaların yapay zeka araçları devreye girdikten sonra gerçekleştiğini gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Scarborough, şirketlerin daha belirsiz terimler kullanmasının daha kolay bir iletişim olduğuna dikkat çekti ve şu sözleri kaydetti: “Yapısal değişim proaktif görünür, iş optimizasyonu stratejik algılanır, maliyet odaklılık tarafsız bir karar gibi gelir. Ama sonuç hep aynı: Yazılımla insanın yer değişimi. Şirketler bu değişimi ‘yapay zeka tepkisi’ yaşamamak için sıradan bir dille gizliyor”
Pek çok şirket; içerik üretimi, operasyon, müşteri hizmetleri ve insan kaynakları gibi yapay zekanın hızla kabiliyet kazandığı alanlarda işten çıkarmalara giderken, bunları sağlıklı bilançolara rağmen “verimlilik” adımları olarak sunuyor.
“Bu sessizlik bilinçli bir strateji” diyen Inge şöyle devam etti: “Yapay zeka ile ilgili işten çıkarmaları açıkça dile getirmek, çalışanlardan, kamuoyundan ve hatta hükümet kanadından tepki çeker. Belirsiz kalmak, sahne arkasında dönüşümü sürdürürken morali ve algıyı yönetir”
Inge ve diğer uzmanlara göre şirketlerin yapay zekayı işten çıkarmalarda öne çıkarmaktan kaçınmasının bir nedeni de risk yönetimi. Çünkü birçok şirket, yapay zekanın potansiyelini abarttığını geç fark ediyor.
Connext Global’de satış ve pazarlamadan sorumlu başkan yardımcısı Taylor Goucher, “Bugünün ‘verimlilik’ temalı işten çıkarmalarının ardında muhakkak yapay zeka etkisi var, özellikle arka ofis ve müşteri hizmetlerinde” dedi. Şirketler otomasyona büyük yatırımlar yapıyor ama bazen geri adım atmak zorunda kalıyor.
Goucher sözlerini şöyle sürdürdü: “yapay zeka bir sürecin %70-90’ını otomatikleştirebilir ama son %10 hâlâ insan dokunuşu ister, özellikle kalite kontrol, yorum gerektiren işler ve istisnai durumlar için”.
İnsan + yapay zeka hibrit modeli, erken adaptasyon döneminde daha mantıklı görünse de, bir kere işler feshedildikten sonra şirketler ABD merkezli istihdamı geri getirmektense dış kaynak veya yurt dışına yöneliyor. Goucher şu ifadeleri kullandı: “yapay zeka beklendiği gibi çalışmayınca, sessizce dış kaynak kullanıyor ya da globalde yeniden işe alım yapıyorlar.Çalışanların, müşterilerin ve yapay zeka vaatlerine şüpheyle yaklaşan yatırımcıların tepkisinden çekiniyorlar” şeklinde konuştu. Birçok şirket yapay zeka stratejisini kamuya anlatırken perde arkasında hâlâ insan emeğine, özellikle de yurtdışındaki ekiplere güveniyor. Goucher şöyle devam etti: “Bu bir strateji ama eksik bir strateji. Liderler yapay zekanın nerede değer kattığını, nerede hâlâ insanın vazgeçilmez olduğunu daha açık söylemeli”
Inge de aynı fikirde: yapay zeka çok şey yapabilir ama henüz bir insanın tamamını değiştiremez.yapay zeka bir işi %90 yapabilir. Daha iyi reklam metni yazar ama insan muhakemesi hâlâ gerekir. O %10’luk insan muhakemesi yakın vadede ortadan kalkmayacak. Bazı şirketler %100 işten çıkarıyor ama bu onları vuracak”.
Inge’ye göre metin yazarlığı, grafik tasarım ve video düzenleme bu değişimin en çok hissedildiği alanlar oldu ve şimdi bu dalga tam zamanlı çalışanlara ulaştı. Şirketlere göre şeffaflık en doğru politika ama o da bazen yetmiyor. Inge, Duolingo CEO’su Luis von Ahn’ın yıl başında ‘serbest çalışanlardan oluşan’ ekiplerini yapay zeka ile değiştirme planını açıklayıp gelen tepkiler sonrası geri adım atmak zorunda kaldığını hatırlatıyor.
Inge, “Duolingo’nun yaşadığı büyük tepki sonrası şirketler artık ‘yapay zeka yüzünden çıkarıyoruz’ demeye korkuyor. İnsanlar yapay zekanın işleri elinden almasına tepki gösteriyor” ifadelerini kullandı.
İleride bir eşik noktası olacak ve şirketler daha açık konuşacak, ama o noktaya gelindiğinde yapay zekanın iş gücündeki rolü zaten bariz olacak.
Inge, “O zaman bunun bir önemi kalmayacak. İş kayıpları çok büyük olacak, bireylerin yapabileceği tek şey uyum sağlamak” sözlerini kaydetti.

