Buna göre erkeklerde toplam enerji tüketimi yüzde 30, oksijen tüketimi yüzde 60, karbondioksit üretimi yüzde 60 ve su ihtiyacı yüzde 17 artıyordu.
Kadın astronotlarsa genel olarak çok daha iyi ölçümlere sahipti.
Örneğin ABD’deki bir erkek ve kadının ortalama boyu göz önüne alınarak yapılan bir hesaplama, kadınların beslenme gereksinimi ve oksijen tüketiminde yüzde 41’e varan bir azalma tespit edildi.
Ayrıca Mars’ta kurulması planlanan yaşam alanı modüllerinin kadınlar söz konusu olduğunda daha küçük olması da mümkün.
Buradan hareketle verilerin, tamamı kadınlardan oluşan ekiplerin ilk Mars görevinde avantajlı olabileceğini gösterdiği ifade ediliyor.
Öte yandan Scott ve ekibinin kadınlardan oluşan mürettebata dikkat çektiği bu araştırma, türünün ilk örneği değil.
BENZER ARAŞTIRMALAR YAPILMIŞTI
1950’lerde NASA’nın Özel Yaşam Bilimleri Komitesi’nin üst düzey yetkilileri de kadın astronotların avantajlarına dikkat çekerek bir tartışmanın fitilini ateşlemişti.
O dönemde kadınların vücutlarının daha hafif olduğu, daha az oksijen ve daha az kalori gerektirdiği, ağırlık ve kaynak tasarrufu sağladığı, kalp krizi geçirme eğilimlerinin erkeklere göre daha az olduğu tespit edildi.
Ayrıca kadınların üreme sistemlerinin de radyasyondan daha izole olduğuna dikkat çekilmişti. Zira uzmanlara göre erkeklerin testislerinin dışarıda olması radyoaktif ortamlar için iyi değil.